Duanin Fazileti

     

 

          

                     

 

Âyet-el Kürsî



Allahü lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm. Lâ tehuzühû sinetün ve lâ nevm. Lehû mâ fis-semâvâti vemâ fil erd. Menzellezî yesfeu indehû illâ biiznihi. yalemü mâ beyne eydîhim vemâ halfehüm velâ yühîtûne biseyin min ilmihî illâ bimâ sâe vesia kürsiyyühüssemâvâti vel erd. Velâ yeûdühü hifzuhumâ ve hüvel aliyyül azîm

 

Euzubillahiminesseytanirracim
Bismillahirrahmanirrahim

Hak Teala Hazretleri Kur'ani Kerim'inde Sure-i Arafta buyurdu:
"Rabbinize tezarru ve gizlilikle dua ediniz.Allahu Tealaa haddi asanlari sevmez."

Mansur bin Hammad Hazretleri bir gün vaaz ederken bir dilenci kalkip:" Ben dört dirhem isterim" dedi. Mansur Hazretleri:" Bu kimseye kim istedigi dört dirhemi verirse ben de o kimseye dört dua ederim" buyurdu.
O zaman mesicidn bir kösesinde oturmakda olan bir yahudinin zenci kölesi kalkip:" Ey Mansur! Eger sen o duayi bana edecek olursan ben o dört dirhemi veririm".
Mansur:" Evet sana dört dua ederim" deyince köle de o kimseye dört dirhemi verdi.
Köle dediki:" Ya Seyh! Ben köleyim. Benim hür olmam icin dua et. Efendim yahudidir.Onun müslüman olmasi icin dua et.Beni Rabbimin kendi fazlindan zengin etmesi icin dua et ve rabbimin benim günahlarimi affetmesi icin dua ediver" dedi.
Seyh Hazretleri kölenin istegi üzerine duada bulundu.Köle oradan ayrildi.Sahibini görüp hadiseyi anlatti.Sahibinin hosuna gitti." Tahkik ben seni malimdan azad ettim. Bu güne kadar ben senin efendim idim; bundan sonra sen benim efendim oldun deyib " Eshedu enla ilahe illallaah ve eshedu enne Muhammeden abdühü ve Rasülüh " kavli serifini okudu ve Islamla müserref oldu.
"Bütün malima seni ortak kildim. fakat senin dördüncü hacetine ben kaadir olamam. O Rabbülalemiynin isidir" dedi. O anda kendilerine ilham edildi: "ikiniz Seyh Mansur atesten kurtuldu" [Rahmetüllahialeyhim]
Dediler ki sevmedigi seylerden kurtulmasinda ve istediginin olmasinda dua kuvvetli bir sebeptir. Fakat bazi kere o duanin eseri husule gelmez, O da, ya dua nefsinde zayif oldugundandir. Yani kisi nefsinde bir kimseye düsmanlik besler o duayi Rabbülalemiyn kabul buyurmaz.Yahutta kullun kalbi dua aninda, tam manasiyla Allahü tealaaya teveccüh etmedigindendir. Veya duanin kabülüne bir mani vardir da ondandir. O mani: haram yemek, zulüm etmek, kalbinin günahlar sebebiyle kararmasi ve gafletin kendisine galebesi gibi seylerdir. Nitekim Rasülüllaah Ekrem Aleyhisselatü vesselam buyurdu: " Sizler bilinizki , muhakkak Allahütealaa Hazretleri gafil kalbten duayi kabul etmez" demektir.

Nebi Aleyhisselatüvesselam buyurdular:" Bir kimse dünya nimetlerinden bir lokma aldigi vakitte Allahü tealaa Hazretleri ahiret hassasindan onu noksan eder" buyurdu.

Ömer ibni Hattab ( Radiallahü anh) Hazretleri rivayet olundu. Buyurdular ki: "bir gün Aleyhisselatüvesselam Efendimizi gördüm. Hasir üzerine yan yatmisti. Ben, dedimki :" Ya RasülALLAAAH " Dua et te dünyayi Rabbül Alemiyn ümmetine üzerine genisletsin.Cünkü, Faris ve Rum üzerine dünya genis oldu. Halbuki Allahü tealaaya onlar ibadet etmezler. O zaman Resül (Aleyhisselatüvesselam) buyurdu ki: " Ya Ömer ! Razi olmaz misin, Faris ve Rum icin dünya genis olsun ve bizim icin de ahiret nimeti genis olsun!" buyurdular.

Amr bin Sabiben rivayet olundu. Resülü Muheterem Efendimiz:" Kendisinde iki haslet bulunan kimseyi Allahü tealaa sükredici ve sabredici yazar.O kimse din islerinde kendinden yüksekte olanlara bakip ona uyar. Dünya islerinde de kendinden asagida olanlara bakar. Allaahü tealaa kendine ihsan ettigi seye bakip hamd ve sena eder" buyurdur.

Rasülüllah sallallahualeyhivesellem buyurdu ki:" Insanlardan en cok kendine bela verilenler peygamberlerdir. Ondan sonra nebilere yakin olanlardir. Yani peygamberlerin eshabi ve evliyaullahtir. Onlardan sonra onlara yakin olan kimselerdir. Yani alimler ve salihlerdir."

Mekasidut Talibiyn : Mehmet Raif Ef.

 

TÖVBE

Dönmek, rücü etmek. Tövbe etti demek, döndü, pismanlik duydu demektir. Yani Allah-u Zülcelal'in emir ve hukumleri dahilinde yasakladigi seyleri terk edip, helal kildigi seyleri yapmaktir. Kur'an-i Kerim'de Allah-u Zülcelal söyle buyuruyor:


"Ey iman edenler, hepiniz toptan Allah-u zülcelal'e tövbe ediniz, umulur ki hepiniz felah bulursunuz. " (Sure-i Nur-31)

Hazreti Peygamber (sav) bir Hadisi Seriflerinde söyle buyuruyor :

" Günahtan tövbe eden günahsiz gibidir. Allah (c.c.) bir kulunu sevdimi günah ona zarar veremez.( çünki tövbe etmesini nasib eder.)"

Enes (R.A.) diyor ki : Rasulu Ekrem (sav) Bu Hadisi Serifi söyledikten sonra akabinde su Ayeti Kerimeyi okudu :

" Süphesiz ki Allah (c.c.) tövbe edenleri sever, tertemiz olanlari sever."(Bakara Suresi-222)

O sirada Ashab-i Kiram sordu :

- Ya Rasulallah (sav) tövbenin alameti nedir ?

Hz peygamber (sav) söyle dedi.

- " Pismanlik, nedamet."

Hz. Peygamber (sav) yine birgün söyle buyurdu :

" Allah-u Zülcelal'in en çok sevdigi kimse tövbe eden gençtir."

Allah(c.c.) korkusu herkeste bulunmalidir.
Çünkü Allah(c.c.), emrini tutmayan kimselere azap edecegini buyurmustur.
Sayet insan yaptiklarindan hesap sorulmayacagini bilse herkes korkmadan günah isler.
Bundan dolayidir ki Allah(c.c.) hiç kimseye söz verip seni cehennemden azat ettim dememistir.

Fakat hiç kimsede Allah(c.c.)'nun rahmetinden de ümitsiz olmamalidir.
Sayet insanin günahi yer ve gök tabakalari kadar olsa,
yinede Allah(c.c.)'nun rahmeti bütün günahlardan çoktur.
Tövbe eden kimse Allah (c.c.)'yu affedici bulur.
Allah (c.c.), peygamberleri hariç günahsiz hiç kimse yoktur.
Devamli olarak günah isleyip, tövbe etmemek, dua ve niyazda bulunmamak
o kimsenin küfre yaklasmasina sebeb olur.
Devamli islenen günahlar küçük günahlar bile olsa Allah(c.c.) katinda büyük günah gibi olur.

insan günah islemeye devam ederse büyük zararlara ugrar.
Bu büyük zararlarin birisi de Allah (c.c.)'nun azabindan emin olmaktir,
Günahlara devam eden kimse Allah (c.c.)'nun azabindan kendisini emin hisseder.

Allah (c.c.)'nun azabindan emin olmak ise o kimsenin günaha
ve emre itaatsizligine devam etmesine sebeb olur.
insanin, isledigi günahlara tövbe etmemesi, pismanlik duymamasi,
günah islemekte devam etmesi onun imaninin gideceginin alametidir.

Öyleyse,insan günah isledikten hemen sonra pismanlik duyup tövbe etmeli
ve Allah'a (c.c.) yalvarmalidir.

" Yarabbi ! Ben pismanim, bütün yapmis oldugum günahlardan, keske yapmasaydim.
insaallah bir daha ben yapmayacagim... "
Sen sefkat ve rahmet sahibisin diye yalvarip yakarmalidir.
Ben çok ibadet ettim, çok namaz kildim,
çok oruç tutdum diyerek yaptigi ameline güvenmekle kurtulacagini ümit eden kimse mutlaka
bir aldanis içindedir.
insan ne kadar ibadet yapmis olsa, seytan kadar yapmis olamaz.
Seytanin felakete gitmesi, yapmis oldugu ameline güvenerek, gururlanmis olmasidir.
Amelini görüp gururlanmasi, kibirlenmesine (büyüklenmesine) ve oda felaketine sebeb olmustur.
Allah-u Zülcelal hepimize razi olacagi sekilde ameli salih
ve nasuh tövbesi nasib etsin (AMiN)."

 

                               Kurandan Dua'lar

Rabbinize yalvara yalvara ve için için dua edin. Şüphesiz O, haddi aşanları sevmez. Düzene konulması (ıslah)ından sonra yeryüzünde bozgunculuk (fesad) çıkarmayın; O'na korkarak ve umut taşıyarak dua edin. Doğrusu Allah'ın rahmeti iyilik yapanlara pek yakındır. (Araf Suresi, 55-56)

Allah'ın tüm insanların Rabbi olduğu gibi sizin de Rabbiniz olduğunu, hayattaki en büyük dostunuzun ve dayanağınızın Allah olduğunu, herşeyi öncelikle Allah'tan dilemeniz gerektiğini unutmayın.

Unutmayın ki duada sabır göstermek mümini olgunlaştırır, güçlü bir irade ve karakter kazandırır; duasının karşılığını ise, derin bir manevi hal kazanarak alır ki bu hal, istediği şeylerin birçoğunu elde etmesinden daha değerlidir.

Ey Rabbimiz bize dünya ve ahirette iyilik ver, bizi Cehennem azabından koru! (Bakara 201)

Ey Rabbimiz bize sabır, cesaret ve sebat ver, kâfirlere karşı bize yardım et! (Bekara 250)

Ey Rabbimiz, unutur veya hataya düşersek bizi sorumlu tutma, bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır bir yük yükleme! Ey Rabbimiz, bize gücümüzün yetmediği işleri de yükleme, bizi affet, bizi bağışla, bize acı, sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirlere karşı bize yardım et! (Bekara 286)

Ey Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra kalblerimizi kaydırma! [bizi sapıtma] Bize, tarafından rahmet bağışla! Lütfu en bol olan sensin. (Al-i İmran 8)

Ey Rabbimiz, iman ettik; günahlarımızı bağışla, bizi Cehennem azabından koru. (Al-i İmran 16)

Ey Rabbimiz, günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlığı bağışla; ayaklarımızı [yolunda] sabit kıl; kâfirlere karşı bizi muzaffer eyle! (Al-i İmran 147)

Ey Rabbimiz, "Rabbinize inanın" diyen davetçiyi [Peygamberi] işittik, hemen iman ettik. Artık bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört, ruhumuzu iyilerle beraber al! Ey Rabbimiz, bize, Peygamberlerin vasıtasıyla vaad ettiklerini de ikram et ve kıyamette bizi rezil-rüsvay etme; şüphesiz sen vaadinden caymazsın. (Al-i İmran 193-194)

Ey Rabbimiz, bize çok sabır ver, müslüman olarak canımızı al! (Araf 126)

Ey Rabbim, beni ve neslimi namazı devamlı kılanlardan eyle; duamı kabul et, kıyamette hesap olunacağı gün beni, ana-babamı ve müminleri bağışla! (İbrahim 40-41)

Ey Rabbim, bana hikmet ver ve beni salihler arasına kat! (Şuara 83)

"Ey Resûl-i Ekremim! Benim kullarım "Rabbi-miz uzakta mıdır, yakında mıdır?" diyerek sana beni sordukları zaman sen onlara cevap ver ki: Ben onlara pek yakınımdır. Bana duâ eden kulumun duasını kabul ederim. Duâ ettiğinde benden duâlarının kabulünü istesinler. Ve bana îman etsinler. Umulur ki onlar îmanları ve duâları sebebiyle doğru yola vâsıl olurlar ve irşâd olunurlar. "(Bakara Sûresi, 186)

Fahr-i Râzî, Kâzı Beyzâyi ve Hâzin'in beyânlarına göre ashâb-ı kiramdan bazı kimselerin: "Ya Re-sûlallah! Rabbimiz bize yakîn ise hafif sesle yahud gizlice duâ edelim. Eğer uzak ise yüksek sesle duâ edelim" demeleri üzerine bu âyet-i celîlenin nâzil olduğu mervîdir.

Başka bir rivâyette ise yahûdilerin: "Yâ Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-! Sen yer ile gök arasını pek uzak haber veriyorsun. Rabbimiz duâmızı nasıl işidir?" demeleri üzerine nâzil olduğu mervîdir. Bu sebeb-i nûzullere göre âyetin ma'nası şöyle olur:

"Ey Resûlüm! Benim kullarım sana benim evsâfımdan suâl edip Rabbimizin lutfu bize yakın mı? Duâmızı gizlice kendi içimizde mi yapalım? Yoksa uzakta mı? Duamızı yüksek sadâ ile yapalım? dediklerinde: "Sen onlara Benim tarafımdan cevâb ver. Ben onların gizli duâlarını işitirim. Zira Benim ilmim onlara pek yakındır. Binâenaleyh onların işlerini bilip sözlerini işiterek hallerine muttali' olduğumdan duâ eden kimsenin duâsı ihlâs üzere olursa icâbet ederim. Şu hâlde onlar benden icâbet talep etsinler. Ben de onlara icâbet ederim. Senin vâsıtan ile onları îmana davet etdiğimde derhal îman etsinler. Zîra ben onların duâlarına icabet edince onların da benim da'-vetime icabet ve emrime itaat etmeleri vâcibdir ve onlar davetime icabetle doğru yolu muhakkak bulurlar."

                  Hadis'ten Dua'lar

Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

"Büyük zorluklara dûçar olduğunuz zaman "Allah bize yeter. O ne güzel vekildir" zikr-i ce-mîlîne devam ediniz." (1)

"Cenâb-ı Hak, duada fazla ısrar edenleri sever." (2)

"Eğer bir kul, Cenâb-ı Hakk'a bir hususda duâ eder de icâbet olunmazsa onun yerine bir hasene, yani bir sevâb yazılır." (3)

"Bir babanın oğlu için duâsı, bir peygamberin ümmeti hakkındaki duâsı gibi makbuldür." (4)

"İyilik görenlerin iyilik gördükleri kimseler hakkında ettikleri hayır duâları reddolunmaz." (5)

"Ezân ile ikâmet arasında yapılan duâ müs-tecâbdır. Bu arada hemen duâ ediniz."(6)

"Kaderden sakınmak kaderi def etmez. Lâkin sâlihlerin duâsı, nüzûl etmiş ve edecek olan elem ve musîbeti def etmeğe ve kaldırmağa medâr olur. İş böyle olunca ey Allah'ın kulları, duâ ediniz." (7)

"Kur'ân-ı Azîmü'ş-şan her ne vakit hatmolu-nursa akabinde yapılan bir duâ müstecâbdır." (8)

"Bir kimsenin sevdiği bir kimse aleyhinde olan duâsının kabul olunmamasını Cenâb-ı Hakk'tan istirhâm eyledim." (9)

"Bir farz namazını huşû' ile edâ eden kimsenin o namazın akabinde vakı' olacak bir duâsı müstecâb olur." (10)

"Mazlumun bedduâsından sakınınız. Zîra bir kıvılcım sür'atiyle semâya icabete yükselir."

Fâcir de olsa mazlûmun duâsı makbûldür." (11)

"Cenâb-ı Allah buyurmuşdur ki: "Kim bana duâ etmezse ona gadab ederim." (12) Zîrâ bu hal ya gafletten, yahut kibirden ileri gelir

"Müslüman kardeşinin ayıp ve çıplak yerlerini setrederek onu dünyâda rüsvay etmeyen kimsenin ayıplarını Cenâb-ı Hakk kıyâmet gününde setreder." (13)

"Bir yerde yangın vuku' bulduğunu gördüğünüz zaman ''Allahü Ekber' diyerek tekrar tekrar tekbîr alınız. Zîra tekbir yangını söndürür." (14)

"Dünyânın geniş vakitlerinde, yani sıhhat ve servet ve asâyiş ve emniyet gibi esbâb-ı istirahat mükemmel olduğu bir zamanda Cenâb-ı Hakk'a ibâdet ve tâat ile kendini takdîm et ki muzâyakalı sıkıntılı bir zamanda seni lutf ile yâd edip gözetsin."(15)

"Ana ve babaya iyilik ömrü artırır. Yalan söylemek rızkı noksanlaştırır, duâ kazaya siper olur." (16)

"Kendisine iltica ile bir ricada bulunan kimsenin ricasını kesip atanın duâ ve ricasını da Allah kesip atar." (17)

"Bir mü'mine yapılan zillet ve hakareti görüp de men'ine muktedir olduğu halde muâvenette bulunmayanları Cenab-ı Hak mahşerde zelîl eder." (18)

"Her kim duâlarının kabûlünü, gam ve üzüntülerinin def olup kaldırılmasını arzu ederse sıkıntıda bulunanların imdâdına yetişsin." (19)

"İşlerde istihâre edenler, yani Allah'dan hayır dileyerek rızâsına muvafık hareket edenler zarar etmezler. İstişâre edenler de işin sonunda pişman olmazlar. İdâr-i maîşetinde isrâf etmeyip i'tidâl yolunu iltizâm edenler de fakr u zarurete düşmezler." (20)

"Bir işe başlamak istediğin zaman âkıbetini iyice tefekkür edip hayr u sevâbı mûcib ise devam et, şerr ü ıkâbı mûcib ise ictinâb et!" (21)

"Hikmet on parçadır. Dokuzu uzlette, diğer biri de sükûttadır. Yâni mâlâyâniden, kendisini ilgilendirmeyen ve lüzumsuz bulunan şeylerden hıfzeylemektedir." (22)


"Akâid-i fâside ve bid'at sâhiplerinin amellerini, ibâdetlerini Cenâb-ı Allah kabul etmek istemez." (23) Eğer tevbe edip ehl-i sünnet ve'l-cemâat i'tikadına rûcû' ederlerse kabûl eder.
Ebû Hüreyre radıyallahu anh der ki: Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuşlardır:

"Her bir peygambere etmesi için bir duâ verilmiştir. Ben ise ümmetime şefâat olmak üzere duâmı âhirete bırakmak istiyorum." (24)

Sikinti Duas-i

İbn Abbas'ın (r.ahm.) anlattığına göre:
Allah'ın Peygamber'i (a.s.) sıkıntı esnasında şöyle buyururdu: "Azamet ve vakar sahibi Allah'tan başka ilah yoktur. Büyük Arş'ın sahibi Allah'tan başka ilah yoktur. Göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve kıymetli Arş'ın Rabbi Allah'tan başka mabud yoktur."

 

Hadis-i Kudsi

Enes (R.A.) Resulullah (S.A.V.) in Rabbinden rivayet etdiği bir hadis-i kudsîde şöyle buyurduğunu rivayet etmişdir :
 «Kulum bana bir karış yaklaşırsa, ben de ona bir arşın yaklaşırım. O bana bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım.O bana yürüyerek gelirse,ben ona koşarak varırım.
(Buhari)

İ Z A H
Bu hadis-i kudsîdeki mesafe ölçüleri,gelmek ve yaklaşmak gibi ifadeler Cenab-ı Hakkın şanında mecazdır, hakikat değildir.

 

HADİS-İ ŞERİFLER

-Siz ne haldeyseniz,başınıza o halde insanlar getirilir.(Hadis-i Şerif)

-Kişi dostunun yolundadır.O halde sizden her biriniz dost edinece i kimseye iyi dikkat etsin.(Hadis-i Şerif)

-Beş günah vardır ki,keffâreti yoktur.Bunlar; Allâh'a şerik koşmak,bi-gayri hakkın adam öldürmak,mü2mine bühtan ve iftira etmek, muharebe günü kaçmak ve yalan yere yemin ile hakkı iptal etmek.(Hadis-i Şerif)

-Farz ibadetlerinden sonra Allâh yanında amellerin en sevgilisi (rızâsına muvâfık olanı) , müslümanın kalbine sevinç koymaktır.(Hadis-i Şerif)

-Mazlumun bedduâsından sakın.Çünkü,onun duâsıyla Allah arasında (kabûlünde mani) bir perde yoktur.(Hadis-i Şerif)

-Allah katında en sevgiliniz,ahlâkı güzel olan,halk ile geçinenler ve kendisiyle geçinilen,yumuşak huylu olanlardır.Ve Allâh yanında bu z . . edilenlerinizde, insanla arasında biribirine lâf götürüp getirmekle u raşan, onların kusurlarını arayarak din kardeşlerinin aralarına tefrika sokanlardır.(Hadis-i Şerif)

- Meddâhların (dalkavukların) yüzlerine toprak saçınız.(Hadis-i Şerif

-Allah bir kuluna hayır murâd ederse onun gönlüne zenginlik ve kalbine takvâ verir.Bir kuluna da şe diledi i vakit fakirli i iki gözünün önüne getirir.(Hadis-i Şerif)

-Herhangi bir kimse,bir şahsı içlerinde bu şahıstan daha ehil kimse bulundu unu bildi i halde , on kişi üzerinde âmir tayin ederse,Allah ve . . Resûlu'llah'a ve müslümanlara hıyanet etmiş olur..(Hadis-i Şerif)

-Gizli ve âşikâr her işinde,Allah'dan korkmayı tavsiye ederim..(Hadis-i Şerif)

-Allahu Teâlâ zâlimi imhâl eder (bir müddet cezasını tehir eder),taki gazabına u rayınca onu kimse kurtaramaz.(Hadis-i Şerif)

-Allahü Teâlâ her hak sahibine hakkını vermiştir.Dikkat ediniz,varise vasiyet yoktur.(Hadis-i Şerif)

-Mektuba cevap vermek,selama mukâbele etmek gibi haktır.(Hadis-i Şerif)

-Hayır büyüklerinizle beraberdir..(Hadis-i Şerif)

-Sizin hayırlı olanınız,ehline hayırlı olandır.Ben de sizin ehline hayırlı olanınızım.Kadınlara

ancak kerim olanlar ikram ederler,onlara leîm olanlar ihanet eder..(Hadis-i Şerif)

-Sizin hayırlınız,kadınlarına ve kızlarına hayırlı olandır..(Hadis-i Şerif)

-Sizin hayırlınız,hayrı umulan ve şerrinden emin olunan kimsedir.Şeririniz ise,hayrı umulmayan ve şerrinden emin olunmayandır.(Hadis-i Şerif)

-Nikahın hayırlısı,en kolay ve külfetsiz olanıdır.(Hadis-i Şerif)

-Bir kul ki,Allâhü Teâlâ onun kalbinden beşere merhamet yaratmamıştır,haib ve hâsir olmuştur(Hadis-i Şerif)

-Hükümdar,Allâh'ın adl ve emânının yerde gölgesidir.(Hadis-i Şerif)

40 HADİS-İ ŞERİF


Resulullah'dan (SAV) Ali'ye (RA) vasiyetler

Allah dostları tarafından sa lam kaynaklara dayanılarak 700.000 (yediyüz bin) civarında hadis -i şerif toplanmıstır. 700.000 hadis-i serif icerisinden de bu Hadis-i Erbain (40 Hadis) secilmistir. Secilen bu Kudsi Hadisler, Sadrettin-i Konevi Hazretleri tarafindan 1350 yılında aciklanarak yazilmis ve Selcukiler ve Osmanlilar zamaninda da cogaltilip dagitilmistir. Malatya beyi oglu Sadreddin-i Konevi , Muyiddini Arabi'nin uvey ogludur. Mehmet Akif Ersoy - Allah Rahmet eylesin- 1924-1936 yillari arasinda Misir'da bulundugu sirada, Cami'ul Ezher'de "Hadis-i Erbain'i" gormus. Arapca yazili olarak getirmistir. Turkiye'de de Diyanet isleri Baskanligi kanaliyla Turkce olarak bastirilip dagitilmasina vesile olmustur. 1996 yilinda da Ahmed Kayhan Hazretleri ve arkadaslari tarafindan yeniden kaleme alinmis olup , bastirilarak bedelsiz olarak dagitilmistir. 1999 yilinda ise Medineli Ahmed t. tarafindan internete aktarilmistir. Cenab-i Allah (C.C.) cumlemizi, zahir batin butun Ummet-i Muhammed'i (S.A.V.) , Kur'an-i Azimussan'nin Sefaat-i Muhammediye'sine nail eylesin. Amin.

40 HADİS

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; "Merhametli olanlar... Bunlara Rahman olan Allah merhamet eyler. Yerde olanlara merhamet ediniz ki, göktekiler de size merhamet ederler. "
AÇIKLAMASI: " Her kim, şefkat ve merhamet vasıflarına bürünürse, Yüce Rabbın Rahmetini kazanmış sayılır. Yavaş yavaş ondan gelen Rahmet nesimi (latif rüzgar) önce ruhunu sarar; sonra derece derece bütün dış yapısını kaplar. Ama dış temiz olunca!... Ama Şer'i hükümler onda kusursuz tatbik edilince. Aksi halde, gelmiş olsa dahi, kaçar gider.Allahulâlem"

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; " Allahu Teala Hazretleri her yüzyılın başında bu dini ikame edecek birini baas eder."
AÇIKLAMASI: "Her yüz sen başında bir müceddid gelir. Esasta de il teferuatta önemsiz de il, önemli de işikliker yapar. Asrın icabına göre bazı ahkâm çıkarır. Muannidlere (inatçılara) cevap verir. Açıklaması kendi zamanına kalan bazı meseleleri açıklar. Bu vazifeyi yapan aynı zamanda Kutup'tur (Kubt'a Gavs da denir). Allahulâlem."


Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; " Salaca ınız bir ip, sizi mutlaka Allah'a ulaştırır."
AÇIKLAMASI: "Düşün O'ndan gayri tek varlık yoktur... Abadan'dan öte bir karye (şehir) yoktur. Allahulâlem"

Resullullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; " Her kim Allah için olursa... Allah onun için olur."
AÇIKLAMASI: "Bir kul benli iden fena bulur (geçer), anını zamanını bir yana atar; varlı ını mevhum (kuruntu ürünü) nefsine izafe etmekten vazgeçerse, Hak Tealâ ona kayısız şartsız tecelli eder... Bir başka mana daha: Her kim fiiler, sıfat ve zat yönüyle fenafillah (dünyayı kalbden tekedip tamamen Allah'a C.C. yönelmek) mertebesine ererse, onun mazharında (ortaya çıkma ve görünme yeri) İsm-i Azanm zuhur eder -zat, sıfat ve esma , efal (fiiler) olarak-.Allahulâlem."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; " Yüceli ine yüce, mübarekli ine mübarek Allah dünya semasına nüzul tecellisi eyler ve buyurur: Yok mu tebe eden?... Ki, onun tevbesini kabul edeyim. Hani duacı?... Ki ,onun duasına icabet edeyim."
AÇIKLAMASI: "Bu Hadis'e şu Ayeti kerime ile işaret edildi; "ŞU DA MUHAKKAK Kİ BEN, TEVBE EDEN, İNANAN VE YARARLI İŞ YAPAN, SONRA (BÖYLECE) DOĞRU YOLDA GİDEN KİMSEYİ BAĞIŞLARIM." (TA-HA Suresi, Ayet 82) Bu manalardan Allah'u Teala'ya kavuşmayı ANLA... ve bereket bul. Allahulâlem."


Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; " O mü'min ki insanların arasına girer ve onların eziyetlerine sabreder; bu, o müminden hayırlıdır ki, insanlar arasına giremez ve eziyetlerine sabredemez..."
AÇIKLAMASI: "Belirtilen manalardan biride şudur; Tam ve Kâmil insanın manaya talib olan müslümanların arasına girmesi, yalnız kalıp onlara karışmamasından hayırlıdır. (Halk arasına karışmamak, daha ziyade, meczup vasfını haiz saliklere has bir haldir. Ama bu meczup salik de, kendisinden hiç bir şey hasıl olmayan salikten hayırlıdır. Yine, kendisinde hiç bir zuhurat olmayan, meczubdan, fazilet itibari ile daha de erlidir). Allahulâlem. "

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; " Şayet Hakkı tam manası ile bilseydiniz; su üzerinde yürürdünüz, da lar sizinle kayardı..."
AÇIKLAMASI: "E er Hak'kın varlı ında fani olup, O'nunla beka bulsaydınız, elbette herşeye karşı bir tasarruf sahibi olurdunuz... Özellikle icat ve yok etme babında. Ama her ülkede; Âfakta ve enfüste. (Yani hem batını alemde hem de zahiri alemde). Allahulâlem. "

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; "Hemen herkes dünyadan susuz çıkar, Ancak 'Rahman, Rahim Allah adı ile' diyenler hariç."
AÇIKLAMASI: "Her noksan olan, kemal derecesine yönelmek zorundadır. Ta ki O'nu bile. Şayet O'nu bilmiyorsa hakiki kemali bulamaz. Me er ki bütün esma ve sıfatlara tahakkuk etmiş ola. Ama hem celal tarafındaki sıfatları ile hemde cemal tarafındaki sıfatları ile. Allahulâlem."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; " E er Ademo lunun iki dere dolusu altını olsa üçüncüsünü arzular. Ademo lunun boşlu unu ancak toprak doldurur."
AÇIKLAMASI: "Bir kalp için iki vadi olsa... İş bu iki vadi, ruhun ve nefsin vadileridir. Ve bunlar leduni ilmlerin altını ile dolsa mutlaka üçüncü bir vadininde dolmasını ister. Çünki onun istidadı vardır: Özellikle İlahi feyz kabul etme babında;bir de... evet bir de feyz veren zatta hakikatı bulması babında; bir de... evet bir de verilen feyzle hakikate kavuşmak üzerine. (burada bilhassa , Ademo lunun gözünü dolduran şeyin toprak olarak anlatılmasından murad, zül haline varn bir fena halini bulmaktır. Özellikle burada fani bir varlı ın izzet bucundan zillet enginine düşmesineişaret vardır. Buraya kadar anlatılan manaları şu Ayeti Kerimenin özlü manasına ba lamak icab eder; "HARAM HELÂL DEMEDEN MİRASI YİYORSUNUZ, MALI AŞIRI BİÇİMDE SEVİYORSUNUZ" (Fecr Suresi, Ayet 19-20). Allahulâlem."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; " Allahu Teala bir kulu severse, onu çeşitli denemelere tabi tutar."
AÇIKLAMASI: " Yani iptilaya u ratır. Kul o iptilalara sabretti i takdirde ona üstünlük vererek sever. Şayet şükür yoluna girerse bu sefer onu Zatına seçer. Bu Hadis-i Şerifle anlatılması istenen mana şudur; Allahu Teala bir kulu severse onu fena hali denemelerine sokar. Bundan sonra fenadan da fena haline geçirir. Daha sonra fena halinide kaldırır beka makamına vardırır. İş bu manaya şu Ayeti Kerime ile işaret edilmektedir: " ALLAH MÜMİNLERDEN, MALLARINI VE CANLARINI, KENDİLERİNE (VERİLECEK) CENNET KARŞILIĞINDA SATIN ALMIŞTIR." (Tevbe Suresi, Ayet111). Allahulâlem."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; " Su hacmi iki kulleyi (büyük küpü) aşınca artık pislik taşımaz..."
AÇIKLAMASI: "Bir irfan sahibi, zata has olan şehadet makamına yerleşirse, gerek esma gerekse sıfatların müşahadesi ona perde olmaz. İş bu manaya şu Ayeti Kerime ile işaret edilmektedir: "YİNE ONLAR.... KÖTÜLÜĞÜ İYİLİKLE SAVAN KİMSELERDİR" (Ra'd Suresi, Ayet 22). Yani, yapılan iyilikle kir darlı ını def ederler. Allahulâlem."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; " Allahu Teala Ademi kendi sureti üzerine yarattı."
AÇIKLAMASI: "Allhu Teala Adem'i , yani insan suretinizatına bir ayna kılsı. Sıfatlarına da mazhar, fiillerinede tecelligah... Ta ki onda zuhura gele. İş bu manaya şu Ayeti Kerime ile işaret edilmektedir: "HATIRLA Kİ RABBİN MELEKLERE; BEN YERYÜZÜNDE BİR HALİFE YARATACAĞIM, DEDİ...." (Bakara Suresi, Ayet 30). Azim olan Allah daima do ruyu anlatır, söyler. Allahulâlem."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen şöyle anlatıyor; " İhlas, sırrımdan bir sırdır. Onu kullarımdan sevdi imin kalbine bir vedia olarak bıraktım..."

AÇIKLAMASI: "

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu;" Allahu Teala şöyle buyurdu; 'o kimse ki kazama rıza göstermez, nimetlerşmede şükretmez, artık varsın benden başka bir Rabb arasın..."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Allahu Teala'dan naklen anlatıyor; " Allahu Teala şöyle buyurdu; ' Ey ademo lu hasta oldum, ziyaretime gelmedin.' Ademo lu sordu; 'Ya Rabbi sen alemlerin Rabbisin... Seni nasıl ziyaret edeyim?' Allahu Teala buyurdu; 'Bilmiyor musun? Falan kulum hasta oldu... Ama sen onu ziyaret etmedin. E er onu ziyaret etseydin Beni yanında bulacaktın'... Allahu Teala devamla buyurdu; ' Ey Ademo lu, senden yemekle doyurulmamı istedim, ama sen Beni doyurmadın'. Ademo lu sordu; 'Yarabbi seni yemekle nasıl doyurayım? Sen alemlerin Rabbisin'. Allahu Teala anlattı; 'Falan kulum senden yemek istedi. Ama ona yedirmedin. Bilemedin mi? Ona yedirseydin Beni yanında bulacaktın'. Allahu Teala devamla buyurdu; ' Ey Ademo lu, senden su istedim, ama vermedin'. Ademo lu sordu; 'Ya Rabbi sana nasıl su vereyim? Sen Alemlerin Rabbisin'. Allahu Teala anlattı; 'Falan kulum senden su istedi, vermedin. Ona su verseydin Beni yanında bulacaktın... Bunu da mı anlayamadın?"

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; "İsmi aziz ve celil olanYüce Allah şöyle buyurdu; 'Kulum bana kavuşmayı severse, Ben de ona kavuşmayı severim... Ama Bana kavuşmayı sevmeyince Ben de ona kavuşmayı sevmem."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; "Allahu Teala şöyle buyurdu; 'Ben, u rumda kalbleri kırık olanların yanındayım..."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; "Allahu Teala şöyle buyurdu; ' Kıyamet günü şu üç zümrenin hasmıyım; 'Bir kimse ki; Kendisine ihsan ettim, ama o zulmetti... Bir kimse ki; Bir hürü sattı parasını da yedi... Bir kimse ki; İşçi tuttu. Ondan istifade etti. Ama ücretini ödemedi."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; "Allahu Teala şöyle buyurdu; 'Herkim benim veli kuluma düşman olursa Bana harp açmış olur."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; "Allahu Teala şöyle buyurdu; 'Ben kulumun zannına göreyim... O halde, Benim için hayır zannında bulunsun ve Ben Beni andı ı zaman kulumun yanındayım."

Resullullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; "Allahu Teala şöyle buyurdu; 'Tam ihlasla; Allah'tan başka ilah yoktur, şehadetini yapanlar olmasaydı Cehennemi dünya ehline musallat ederdim. E er Bana ibadet edenler olmasaydı Bana asi gelenlere bir anlık dahi mühlet vermezdim."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; "Allahu Teala şöyle buyurdu; 'Ey Ademo lu, seni kendim için yarattım. Eşyayı da senin için yarattım. O halde kendim için yarattı ımmı senin için yarattı ımın ayarına düşürme."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; "Allahu Teala şöyle buyurdu; 'Bir kimse Beni kendi kendine anarsa, Ben de onu zatımda anarım... Yine bir kimse beni bir cemaat içinde anarsa, Ben de onu o cemaatten daha hayırlı bir cemaat içinde anarım..."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; "Allahu Teala şöyle buyurdu; 'Ey Adem o lu senin için yaptı ım taksime razı olursan kalbini ve bedenini rahata kavuştururum... Sevimli bir kul olmakla kısmetin sana gelir. Şayet senin için yaptı ım taksime razı olmazsan dünyayı sana musallat ederim... Ve sen bir vahşet içinde, yabanda tepinip durursun. Sonra izzetim ve Celalin hakkı için o dünyalıktan ancak kısmet etti ime nail olursun... Sen de kötü bir kul olarak."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; "Allahu Teala şöyle buyurdu; 'Ben bir gizli hazine idim, bilinmemi istedim. Halkı yarattım, nimetlerimi onlara sevdirdim. Böylece beni bildiler."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; "Allahu Teala şöyle buyurdu; 'Beni ne yerim aldı, ne de semam... lakin Beni Mümin, Taki, Vera hali sahibi kulumun kalbi aldı..."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; "Allahu Teala şöyle buyurdu; 'Beni bilen talep eder... Beni talep eden bulur... Beni bulan sever... Beni seveni öldürürüm... Bir kimseyi öldürürsem diyeti bana düşer... Bir kimsenin diyeti bana düşünce onun diyeti bizat ben olurum."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Allahu Teala'dan naklen anlatıyor; " Allahu Teala şöyle buyurdu; 'Yaklaşanlar, kendilerine farz kıldı ım ibadetlerin edasında oldu u kadar hiç bir şeyde yaklaşamazlar...Gerçekten bir kul Bana nafilelerle de yaklaşır. Böylece Bana yaklaşanı severim. Sevince de kula ı olurum, eli olurum. Böyle ki oldum, Benimle işitir... Benimle görür... Benimle konuşur... Benimle tutar... Benimle yürür."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; "Allahu Teala şöyle buyurdu; 'Bir kimse Bana bir karış yaklaşırsa Ben ona bir arşın yaklaşırım. Bir kimse Bana bir arşın yaklaşırsa Ben ona bir kulaç yaklaşırım. Bir kimse Bana yürüyerek gelirse Ben ona koşarak giderim."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurur; "Misafire ikram ediniz isterse. İsterse Kafir olsun."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurur;"Şam Yüce Allah'ın yer hazinelerinden bir hazinesidir. Kullarını orada saklar."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurur;"Allah'ın nehri geldi i zaman İsa'nın nehri batıl olur..."

Bir gün Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimize şöyle soruldu; "Allah'u Teala yeri ve semayı yaratmadan önce neredeydi? Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz bu soruyu şöyle cevaplandırdı: 'Rabbımız bir Amâ'da idi'..."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; "Mümin, Allah-u Teala'nın nimetlerine bir konuktur."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; "Dünya sevgisi her hatanın başıdır."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; "Sefere çıkınız; sıhhate erer, ganimet bulursunuz..."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; "Ziyaretin hayırlısı, ziyaret edilenin yok olmasıdır..."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; "Kulun Rabbına en yakın oldu u anı secde anıdır."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; "İşlerde şaşırırsanız kabirler ehlinden yardım isteyiniz."

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; "Bir kimse Allahu Teala katındaki menzilesini bilmek istiyorsa Yüce Allah'ın kendi yanındaki menzilesini ögrensin. Çünkü Allah'u Teala kula verece i dereceyi kulun kendi nefsinde onun için verdi i derece üzerinden tayin eder

Çok Mühim Bir Hadis-i Şerif

Ebu Zerr radiyallahü anh diyor ki: Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem,Allah tebareke ve tealanın şöyle buyurduğunu bildirdi:


"Ey kullarım ! Ben zulmü kendime haram kıldığım gibi, onu aranızda da haram kıldım. O halde birbirinize zulmetmeyin."

"Ey kullarım ! Benim hidayet ettiğim kimseler hariç , hepiniz sapıtmışsınız. O halde benden hidayet isteyin ki, sizi hidayet edeyim."(doğru yola ileteyim)

"Ey kullarım ! Benim doyurduklarımdan başka, hepiniz açsınız.Benden rızık isteyin ki , sizi yedireyim."

"Ey kullarım ! Benim giydirdiklerim dışında , hepiniz çıplaksınız. O halde benden giyecek isteyin ki, sizi giydireyim."

"Ey kullarım ! Sizler gece gündüz günah işlersiniz.Bende günahların tamamını affederim. Binaenaleyh , benden bağışlanmızı isteyin ki , sizi bağışlayayım."

"Ey kullarım ! Hiçbir zaman, bana zarar vermeye gücünüz yetmez ki,zarar veresiniz. Bana fayda erecek halede gelemessiniz ki, bana faydanız dokunsun."

"Ey kullarım ! Sizden öncekiler ve sonrakiler ,insiniz ve cinniniz, içinizden muttaki bir adamın kalbinin (en iyi hali üzere ) onun kalbi gibi olsa , bu durum benim mülkümde bişey artırmaz."

"Ey kullarım ! Sizden öncekiler ve sonrakiler insiniz ve cinniniz, içinizden en kötü bir adamın kalbinin bulunduğu (en kötü hali üzere ) bulunsa, bu durum benim mülkümde birşey eksiltmez."

"Ey kullarım ! Sizden öncekiler ve sonrakiler, insiniz ve cinniniz bir alanda toplasanız.Sonra benden (dilediklerini) isteseler , insanların tamamına istediklerini versem, iğnenin denize sokulup çıkartıldığında denizden eksilttiği kadar benim katımdaki hazineyi ancak eksiltebilir."

"Ey kullarım ! Sizin amellerinizi adınıza zapteder, sonrada onların karşılığını eksiksiz olarak size veririm. O halde kim hayır bulursa hemen Allaha hamdetsin. Kimde başkasıyla kötülükle karşılaşırsa, kendi nefsinden başkasını kınamasın." ( 38 )


Müslim, Tirmizi ve ibni mace

ErkeĞİn Hanimi Üzerİndekİ Haklari Hakkinda Hadisler:::::::::

3267 - Hz. Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Şayet ben bir insanın başka bir insana secde etmesini emredecek olsaydım, kadına, kocasına secde etmesini emrederdim."

Tirmizi, Rada' 10, (1159).

3268 - Ümmü Seleme (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Hangi kadın, kocası kendisinden razı olarak vefat ederse, cennete girer.''

Tirmizi, Radâ 10, (1161).

3269 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Nefsim kudret elinde olan Zât-ı Zülcelâl'e yemin ederim, bir erkek hanımını yatağa davet ettiğinde kadın imtina edip gelmezse, kocası ondan râzı oluncaya kadar semada olan (melekler) ona gadab ederler.''

3270 - Bir başka rivâyette şöyle denmiştir: "Erkek, kadınını yatağına çağırır, kadın da gelmeye yanaşmaz, erkek öfkelenmiş olarak sabahlarsa, melekler sabaha kadar -bir rivayette yatağa gelinceye kadar- kadına lânet okurlar.''

3271 - Bir başka rivâyette: "Kadın küskünlükle kocasının yatağından ayrı olarak sabahlarsa, melekler onu lânetler" denmiştir.

Buhari, Nikâh 85, Bed'ü'l-Halk 6; Müslim, Nikâh 120 - 122 (1436); Ebu Dâvud, Nikâh 41, (2141).

3272 - Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ey Allah'ın Resulü. dendi, hangi kadın daha hayırlıdır?''

"Kocası bakınca onu sürura garkeden, emredince itaat eden nefis ve malında, kocasının hoşuna gitmeyen şeyle ona muhalefet etmeyen kadın!" diye cevap verdi."

Nesâi, Nikâh 14 (6,68).

3273 - Hz. Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Erkeğe, hanımını ne sebeple dövdüğü sorulmaz."

Ebu Davud, Nikah 43, (2147).

3274 - Ebu Sa'id (radıyallahu anh) anlatıyor: "Safvân İbnu Muattâl (radıyallahu anh)'ın hanımı, yanında Safvân da bulunduğu bir anda Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a gelerek:

"Ey Allah'ın Resülü, namaz kıldığım zaman kocam beni dövüyor, oruç tuttuğum zaman da orucumu bozduruyor, güneş doğuncaya kadar da sabah namazı kılmıyor!'' dedi. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), hanımının bu söyledikleri hakkında Safvân'a sordu. Safvân:

"Ey Allah'ın Resülü! "Namaz kıldığım zaman dövüyor '' sözüne gelince,

o zaman (bir rekatte uzun) iki süre okuyor. Halbuki ben bunu yasakladım'' dedi. Resulullah kadına:

"İnsanlara tek surenin okunması yeterlidir '' buyurdu. Safvân devam etti:

"Oruç tuttuğum zaman bozduruyor '' sözüne gelince, "Hanımım oruç tutup duruyor. Ben gencim, hep sabredemiyorum." dedi. Aleyhissalâtu vesselâm:

"Bir kadın kocasının izni olmadan (nafile) oruç tutamaz!'' buyurdular.

Safvân devamla:

"Güneş doğuncaya kadar sabah namazı kılmadığım sözüne gelince, biz (gece çalışan) bir âileyiz, bunu herkes biliyor. (Sabaha yakın yatınca) güneş doğuncaya kadar uyanamıyoruz'' diye açıklama yaptı. Aleyhissalatu vesselam:

"Ey Safvân, uyanınca namazını kıl!" buyurdular."

Ebu Dâvud, Savm 74, (2459).

3275 - Ebu'I - Verd İbnu Sümâme anlatıyor: "Hz. Ali (radıyallahu anh) İbnu Ağyed'e dedi ki: "Sana kendimden ve Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) 'ın kızı Fâtıma (radıyallahu anhâ)'dan -ki o, babasına, ailesinin en sevgili olanı idi- bahsedeyim mi?''

"Evet, bahsedin!'' dedim. Bunun üzerine:

"Fâtıma radıyallahu anhâ değirmen çevirirdi; elinde yaralar meydana gelirdi. Kırba ile su taşırdı. Bu da boynunda yaralar açtı. Evi süpürüyordu. Üstü başı toz-toprak oldu. (Bu sıralarda) Rasûlüllah'a bir kısım köleler getirilmişti.. Fâtıma 'ya:

"Babana kadar gidip bir köle istesen!" dedim. Gitti. Aleyhisselâtu vesselâm'ın yanında bazılarının konuşmakta olduklarını gördü ve geri döndü. Ertesi gün Resulullah Fâtıma'ya gelerek:

"Kızım ihtiyacın ne idi?" diye sordu. Fâtıma süküt edip cevap vermedi. Ben araya girip:

"Ben anlatayım Ey Allah'ın Resülü!'' dedim ve açıkladım: "Fatıma'nın değirmen kullanmaktan elleri yara oldu, kırba ile su taşımaktan da omuzları incindi. Köleler gelince ben kendisine, size uğramasını, sizden bir hizmetçi istemesini ve böylece biraz rahata kavuşmasını söyledim. Bu açıklamam üzerine Resulullah:

"Ey Fatıma, Allah'tan kork, Allah'a olan farzlarını eda et, aileyin işlerini yap. Yatağına girince otuzüç kere sübhanallah, otuzüç kere elhamdülillah, otuzüç kere Allahuekber de. Böylece hepsi yüz yapar. Bu senin için hizmetçiden daha hayırlıdır.." buyurdular. Fatıma (radıyallahu anha):

"Allah'dan ve Allah'ın Resulünden razıyım" dedi. Resulullah ona hizmetçi vermedi."

Buhari, Fedailul Ashab 9, Humus 6, Nafakat 6, 7, Da'avat 11; Müslim, 80, (2727); Tirmizi, Da'avat 24, (3405); Ebu Davud, Harac 20, (2988, 2989), Edeb 109, (5062, 5063).

Peygamber Efendimiz (sav)'in Yalandan Kaçınmak ile İlgili Sözleri

 

Peygamber Efendimiz (sav)'in Yalandan Kaçınmak ile İlgili Sözleri



"Eğer siz, Allah ve Resulü'nün sizi sevmesini istiyorsanız, size verilen emaneti yerine veriniz. Söylediğiniz vakit doğru söyleyiniz, komşularınız ile güzel komşuluk yapınız."

(Mehmed Zahid Kotku, Hadislerle Nasihatlar, Cilt 1, s.278; Taberani'den)



"Kıyamet günü Allah Katında mahlukların en sevimsizleri yalancılar, kibirliler ve kardeşlerine karşı sinelerinde amansız kin besleyenler olacak ..."

(İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 3. Cilt, s.355)



"Kıyamet günü Allah kullarının en sefillerinin şunlara bu sözle, bunlara da şu sözle gelen ikiyüzlü kişilerin olduğunu göreceksiniz."

(İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 3. Cilt, s.355; Buhari ve Müslim'den)



"Arkadaşına söylediğin bir sözde o seni tasdik ederken senin ona yalan söylemen büyük bir hıyanettir."

(İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 3. Cilt, s.299)



"Kul yalan söyleye söyleye ve yalanı araya araya Allah Katında pek yalancı yazılır."

(İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 3. Cilt, s.299)



"Yalan rızkı eksiltir."

(İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 3. Cilt, s.300)



"Allah adına and içen kişi yeminine sivri sinek kanadı kadar (ufak bir) yalan katarsa bu yalan kıyamet gününe değin kalbinde bir leke olarak kalır."

(İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 3. Cilt, s.300; Tirmizi ve Hakim'den)



"Sana Allah korkusunu, doğru sözlülüğü, emaneti yerine getirmeyi, ahde vefayı, yemek yedirmeyi ve mütevazi davranmayı, bol bol selam vermeyi tavsiye ederim."

(İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 3. Cilt, s.304; Ebu Nuaym, el-Hılye'de tahriç etmiştir)



"Allah'ım gönlümü nifaktan, fercimi zinadan, dilimi de yalandan temizle."

(İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 3. Cilt, s.301; el-Hatib, et-Tarih'te tahriç etmiştir)



"Yalan olduğunu bile bile bana bir söz isnadında bulunan yalancılardan biridir."

(İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 3. Cilt, s.303; Müslim'den)



"Siz doğruluğa devam ediniz, çünkü doğruluk muhakkak sahibini hayırlara eriştirir. İyilikler de cennete hidayet eder, götürür. Doğruluğa devam ettikçe ve doğruyu aradıkça Allah Teala'nın indinde sıddik olarak yazılır. Yalandan sakınınız, muhakkak yalan insanı fücura götürür, fücur ise ateşe yani cehenneme götürür, kul yalana devam ettikçe ve yalanı aradıkça indi İlahi'de yalancı yazılır."

(Mehmed Zahid Kotku, Hadislerle Nasihatlar, Cilt 1, s.279; Buhari ve Müslim'den)



"Bir adam Resulullah (sav)'a "Cennet ameli nedir?" dedi. Cenab-ı Peygamber de "sıdkdır, doğruluktur, doğru söz söylemektir. Zira kul doğru söz söyleyince iyilik yapar, lütuf ve ihsanda bulunur, böyle lütuf ve ihsanda bulununca Allah Teala da iman nasip edip Allah'ı tasdik eder ve O'ndan korkup- iyi ameller ve ibadetler yapıp, günahlardan da kaçar, böylece iman sahibi olunca da cennete girer." Yine o zat: "Cehennem ameli nedir?" diye sordu, Cenab-ı Peygamber de: "yalandır, yalan söylemektir. Kul yalan söyleyince fasık olur, facir olur, haram ve maasi (günah) işler. Facir (günahkar), fasık olunca nimet-i İlahiyeyi (Allah'ın nimetini) göremez, tuğyan (bozgunculuk) eder, küfran-i nimet (nimeti inkar) eder. Küfran-i nimet edince de cehenneme girer."

(Mehmed Zahid Kotku, Hadislerle Nasihatlar, Cilt 1, Seha Neşriyat, İstanbul 1984, s.281)



"Münafığın alameti üçtür: Konuştuğu vakit yalan söyler; vadettiğinde hulf eder (sözünden döner), emanet edilen şeye hıyanet eder."

(Mehmed Zahid Kotku, Hadislerle Nasihatlar, Cilt 1, s.14)



"Yalanda hayır yoktur."

(Kütüb-i Sitte Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, 14. cilt, s.554)



"Müslümandaı hainlik ve yalan bulunamaz."

(İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 3. Cilt, s.303; İbn Ebi Şeybe, el-Musannaf'ta tahriç edilmiştir.)



Hiç şüphe yok ki doğruluk iyiliğe götürür. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye Allah Katında sıddîk (doğru sözlü) diye yazılır. Yalancılık kötüye götürür. Kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye Allah Katında kezzâb (çok yalancı) diye yazılır.

(Buhârî, iEdeb, 69; Müslim, Birr, 103-104)



Allah Teala'nın yevm-i kıyamette en mebğuz mahluku yalancı ve kibirlilerdir ve bir de din kardeşlerine karşı içlerinde buğz saklayanlardır, siz bunlara mülaki olursanız siz de onlar gibi davranın. Bunlar Allah ve Resulüne itaate çağrılsalar gayet ağır davranırlar, şeytanın yoluna ve emrine çağrılsalar süratle icabet ederler.

(Mehmed Zahid Kotku, Hadislerle Nasihatlar, Cilt 1, s. 45)

Rabbinize yalvara yalvara ve için için dua edin. Şüphesiz O, haddi aşanları sevmez. Düzene konulması (ıslah)ından sonra yeryüzünde bozgunculuk (fesad) çıkarmayın; O'na korkarak ve umut taşıyarak dua edin. Doğrusu Allah'ın rahmeti iyilik yapanlara pek yakındır. (Araf Suresi, 55-56)

Allah'ın tüm insanların Rabbi olduğu gibi sizin de Rabbiniz olduğunu, hayattaki en büyük dostunuzun ve dayanağınızın Allah olduğunu, herşeyi öncelikle Allah'tan dilemeniz gerektiğini unutmayın.

Unutmayın ki duada sabır göstermek mümini olgunlaştırır, güçlü bir irade ve karakter kazandırır; duasının karşılığını ise, derin bir manevi hal kazanarak alır ki bu hal, istediği şeylerin birçoğunu elde etmesinden daha değerlidir.


Peygamber Efendİmİzİn Dualari

PEYGAMBER EFENDİMİZ
PEYGAMBER EFENDİMİZİN DUALARI
CENNETE GİDENYOL

Kuran'da Peygamberimiz (sav)'in gece dua için kalktığı bildirilir.

Şu bir gerçek ki, Allah'ın kulu (olan Muhammed,) O'na dua (ibadet ve kulluk) için kalktığında, onlar (müşrikler,) neredeyse çevresinde keçeleşeceklerdi. De ki: "Ben gerçekten, yalnızca Rabbime dua ediyorum ve O'na hiç kimseyi (ve hiçbir şeyi) ortak koşmuyorum." (Cin Suresi, 19-20)

Kuran'da birçok ayette Peygamberimiz (sav)'in dualarından bahsedilmektedir. Peygamberimiz (sav) dualarında Allah'ı sıfatları ile anarak O'nu yüceltmiştir. Peygamberimiz (sav)'in Kuran'da bildirilen dualarından biri şöyledir:

De ki: "Ey mülkün sahibi Allah'ım, dilediğine mülkü verirsin ve dilediğinden mülkü çekip-alırsın, dilediğini aziz kılar, dilediğini alçaltırsın; hayır Senin elindedir. Gerçekten Sen, herşeye güç yetirensin." (Al-i İmran Suresi, 26)

Peygamberimiz (sav) de, tüm diğer peygamberlerde olduğu gibi ins ve cin düşmanlarının tehditi ve baskıları ile karşı karşıya kalmıştır. Onların bu baskılarına karşı sabır ve dayanıklılık gösteren Peygamber Efendimiz'e, şeytanın olumsuz telkinlerine ve manevi saldırılarına karşı Allah'tan şöyle yardım istemesi emredilmiştir:

Ve de ki: "Rabbim şeytanın kışkırtmalarından sana sığınırım. Ve onların benim yanımda bulunmalarından da Sana sığınırım Rabbim." (Müminun Suresi, 97-98)

Peygamberimiz (sav)'e, dualarında Allah'tan bağışlanma dilemesi ve Rabbimizin merhametini zikretmesi şöyle emredilmiştir:

Ve de ki: "Rabbim bağışla ve merhamet et, Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın." (Müminun Suresi, 118)

Rivayetlerde ise, Peygamber Efendimizin Allah'a kendisine güzel bir ahlak ve iyi bir huy vermesi için dua ettiği ve dualarında Allah'a şöyle yalvardığı belirtilir:
"Allah'ım! Yaratılışımı ve ahlakımı güzelleştir. İlahi! Beni ahlakın kötülerinden uzaklaştır."

Allah'ın, "De ki: "Sizin duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi?" (Fatır Suresi, 77) ayetiyle de bildirdiği gibi dua müminler için çok önemli bir ibadettir. İnsan, acz içinde, Allah dilemedikçe hiçbir şeye güç yetiremeyeceğini bilerek, umarak ve korkup sakınarak, her konuda Allah'a yönelmeli, herşey için O'na dua etmelidir. Peygamber Efendimizin ve Kuran'da duaları zikredilen diğer peygamberlerimizin duaları müminler için en güzel örneklerdir. Onlar dualarında hem Allah'a nasıl teslim olduklarını, Allah'ı tek dost ve yardımcı olarak gördüklerini göstermişler, hem de Rabbimizi en güzel isimleri ile yüceltmişlerdir. Peygamberlerimizin dualarında ayrıca hiç vakit gözetmeden, her an dua ettikleri ve ihtiyaç içinde kaldıklarında hemen Rabbimize yöneldikleri görülmektedir.



Powered by WB4.DE, dem gratis Homepage Provider

Verantwortlich für den Inhalt dieser Seite ist ausschließlich
der Autor dieser Homepage. Mail an den Autor


www.My-Mining-Pool.de - der faire deutsche Mining Pool